Previous Page  10 / 48 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 10 / 48 Next Page
Page Background

10

HABERLER

ise Milli Mücadele’nin sırf Yunanistan’a karşı değil, tüm

Batı’ya karşı verildiğini savunuyordu. Yunanistan,

Anadolu serüvenine tek başına girişmemişti; ardın-

da Müttefikler vardı. Yunan işgalini, özellikle

Lloyd George’suz düşünmek olanaksızdı.

Bağımsız bir ülkenin uluslararası camiaya

kabul edilmesi dışında, Lozan’ın iki çok

önemli yönü vardı: Biri yüzyılı aşkın za-

mandır süregelen Türk-Yunan çatışması-

na nokta koyması; diğeri, yüzyıllara uza-

nan kapitülasyonların kaldırılmasıydı.

Lozan görüşmelerinin ilk kısmında, ana

hatlarıyla Yunanistan-Türkiye ilişkileri

düzenlendi ve iki ülke arasında kalıcı bir

barış ortamı yaratıldı. Lozan görüşmeleri-

nin ikinci kısmı daha çetindi. Çünkü, bu bö-

lümde Düvel-i Muazzama’nın doğrudan ken-

di çıkarları sorgulanıyordu.

20 Kasım açılış oturumunda İsmet Paşa,

Türkiye’nin tutumunu açıkça ortaya koydu.

Türkiye’nin egemen ve bağımsız bir devlet olarak kabul

edilmesini, uluslararası toplulukta eşit hak ve yetkilere sahip

bir ülke olarak tanınması gerektiğini savundu. Müttefikler ise buna

pek yanaşmaktan yana değildi, çünkü Osmanlı topraklarındaki birçok

ayrıcalıktan vazgeçmek yayılmacı siyasetlerinin sonu olabilir ve

Ankara’ya verilen ödün başka coğrafyalarda başkaldırılara yol açabilir-

di. Sekiz ay, çakışan çıkarlara çözüm aramakla geçti. İngiltere, Musul ve

Boğazlar’ın statüsü konularında ısrarcıydı. Fransa, borçları ve kapitü-

lasyonları öne çıkarıyordu. İtalya ise kapitülasyonlar, Adalar ve kabotaj

konularında lehine sonuç elde etmeye çalışıyordu. Türkiye’nin davetli-

si olarak konferansa katılan Sovyet Rusya, Boğazlar’ın tamamen Türk

kontrolüne verilmesini ve Karadeniz’e sahili olmayan devletlerin gemi-

lerine kapalı tutulmasını savunuyordu.

Uzun pazarlıklar sonucu, Kemalist söylemde “tam bağımsızlık” olarak

ifadesini bulan maddeler sonuca bağlandı. Böylece “ecnebi tahakkümü”

son buldu ve kapitülasyonlar kaldırıldı. Türk vatandaşlarına kabotaj

hakkı, yani Türk limanları arasında deniz taşımacılığı yapma hakkı ta-

nındı. Bundan böyle idari, adli, iktisadi, mali, kültürel ve dini alanlarda

ülke yönetimine dönük tüm kararlar, tek taraflı olarak

Türk makamları tarafından alınacaktı. Türkler, artık

kendi toprakları üzerindeki egemenlik haklarını

elde etmiş bulunuyorlardı.

Lozan’la Misak-ı Milli’de saptanan hedefler

ana hatlarıyla gerçekleştirildi. Güney hariç,

Misak-ı Milli’de kabul edilen sınırlar kalıcı

bir şekilde belirlendi. Doğu’da Ermeni

devleti ve Batı’da bir Yunan devleti senar-

yoları çökertildi. Kısaca, Cihan Harbi ye-

nilgisi kısa sürede yengiye dönüştürüldü.

Müttefikler’e herhangi bir savaş tazmina-

tı ödenmedi. Ordu, on yılı aşkın savaşmış,

bitap düşmüştü. Lozan’la gelen gerçekçi

barış, gelecek için güvence olmuştu. Anka-

ra, bu sayede yeni bir ulus devlet kuruculu-

ğuna girişebilecekti.

Lozan, Cumhuriyetin kuruluşuna ortam hazır-

lamanın yanı sıra, gerçekçi bir dış politikanın ilk

örneğini oluşturdu. Uluslararası hukuk normları da-

hilinde, eşit koşullar altında masaya oturan ülkelerin

uzlaştıkları bir antlaşma olarak tarihe geçti. Cumhuriyet

Türkiyesi, Lozan’la uluslararası topluluğun bir üyesi oldu.

İsmet Paşa, Lozan Antlaşması’nın onayı icin 24 Ağustos 1923 günü

TBMM’de yapılan oylamadan önceki son konuşmasında, Lozan

Konferansı’nı tüm cihanı yöneten heyetlerin deneyimli temsilcilerine

karşı, “Bir ulusun bütün varlığını ortaya koyarak verdiği büyük bir sı-

nav” olarak tanımlıyordu. Bu sınavdan İsmet Paşa, Mustafa Kemal’den

aldığı destek ve yüksek diplomatik yeteneği, metaneti, feragati ve va-

tanseverliğiyle büyük bir zaferle çıkmıştı.

Lozan Antlaşması, yeni Türkiye devletinin uluslararası alanda toprak

bütünlüğünü perçinleyen ve tam bağımsız bir ülke konumunu ilan

eden, bunu Cihan Harbi’ni kazanan ülkeler başta olmak üzere tüm

dünyaya tasdik ettiren siyasi bir zaferin belgesi, savaş meydanında ka-

zanılmış bir zaferin diplomasi alanında taçlandırılmasıydı. Lozan saye-

sinde, Türkiye devletinin temel taşlarına Atatürk ve İnönü’nün adları,

tarihin yanılmaz ve yanıltmaz eliyle kazınmış oluyordu.

MUTLU SON

Lozan Konferansı boyunca

konferansa başkanlık eden

İngiltere Dışişleri Bakanı

Lord Curzon ile İsmet İnönü

sık sık karşı karşıya geldiler.

Bu diplomasi savaşı

karikatürlere de yansıdı

(üstte).

İsmet İnönü, Türkiye’nin tam

bağımsızlık talebi nedeniyle

çetin geçen bir konferansın

ardından Lozan

Antlaşması’nı imzalarken,

24 Temmuz 1923 (altta).