

108
la ortaklaşa Entoros Zirai İlaç Sanayi
ve Ticaret A.Ş.’nin kurulmasıyla pro-
je hayata geçti. 275 milyon lira ser-
mayeli şirketin %49,1 hissesi İtalyan
ortağa, geri kalan hisse ise Toros’a
aitti.
19
EniChem, İtalya’da petrol, doğalgaz,
elektrik ve petrokimya alanlarında
faaliyet gösteren devlet kuruluşu
Eni’nin bir iştirakiydi. Çeşitli kim-
yasal ürünlerin yanında gübre üreti-
mi de yapan EniChem, ayni sermaye
olarak İtalya’da sahibi olduğu bir zi-
rai ilaç tesisini Türkiye’ye getirecek,
buna karşılık Toros da fabrikanın in-
şaat ve montaj işlerini üstlenecekti.
Tesis Ceyhan’da, gübre fabrikasının
yanındaki bir alanda kurulacaktı.
İki grup arasında imzalanan ortak-
lık sözleşmesinin ardından kuru-
luş işlemlerine başlandı. Şirketin
yönetim kadrosu oluşturuldu, te-
sisin bazı makineleri de getirildi.
Ancak tam bu sırada İtalya’da Eni
Grubu’nun özelleştirme programı
kapsamına alınması ve şirketin yeni
sahiplerinin söz konusu yatırımla il-
gilenmemesi, sürecin kesintiye uğ-
ramasına yol açtı. EniChem, hissele-
rinin tamamını 1994 yılında Toros’a
devretti. Bunun üzerine Entoros,
çeşitli sanayi ve ticari alanlarda ya-
tırım ve taahhüt işleriyle iştigal et-
mek üzere 1995 yılında Tekfen Tica-
ri Yatırımlar A.Ş. adıyla yeniden ya-
pılandırıldı.
TOHUMCULUK
Toros’un 1990’larda ilgi duyduğu
yeni iş alanlarından biri de tohum-
culuktu. Tohum işi, gübreden fark-
lı olarak, fiyat hareketlerinden daha
az etkilenen ve çiftçinin tasarruf et-
mek amacıyla kullanımından vazge-
çemeyeceği bir üründü. Bu nedenle
Toros yönetimi tohumculuğa, güb-
redeki büyük dalgalanmaları den-
geleyecek, daha istikrarlı bir işkolu
olarak bakıyordu.
Türkiye’de 1980’li yılların başına ka-
dar tohum geliştirme, ıslah ve üre-
tim çalışmaları devletin kontrolün-
de yürütülüyordu. Özel sektörün to-
hum işine girmesi, ancak 1982 yılın-
da tohum fiyatlarının serbest bıra-
kılmasından sonra mümkün olabil-
mişti. 1985’ten itibaren de, tohum
üretimine yönelik yatırımlar da da-
hil olmak üzere, tohum işinin kapısı
özel sektöre tümüyle açılmıştı. Böy-
lece bir zamanlar tohum işinin tek
mercii konumundaki Devlet Üretme
Çiftlikleri’nin görev alanı daralır-
ken, özel sektörün etkinliği artmış-
tı. Ancak özel sektörün tohum üreti-
minde yeterli bilgi birikimi, finans-
man ve teknolojiye sahip olmaması,
zamanla tohum ithalatının öne çık-
masına neden olmuştu. Artan itha-
lat, özellikle “tohum gibi kritik bir
konunun tamamen özel sektöre terk
edilemeyeceğini ve kamu ağırlığı-
nın devam etmesi gerektiğini” savu-
nan bir kesim tarafından “dışa ba-
ğımlılık” tartışmalarını da berabe-
rinde getirmişti.
Türkiye, 1990’lı yıllarda, büyük
oranda tohum ithalatçısı konumun-
da olan bir ülke görünümündeydi.
Özellikle, standart tohuma oran-
la çok daha verimli olan hibrit to-
humların neredeyse tamamı yurt-
dışından temin ediliyordu. Yabancı
menşeli tohumların fiyatlarının çok
daha yüksek olmasına karşın pek
çok çiftçi, verim ve kalite beklentile-
ri nedeniyle ithal tohum kullanıyor-
du. Örneğin, 1992 yılında 10 gram
ithal domates tohumu 450 bin lira-
dan satılırken, yerli domates tohu-
munun bir kilogramının fiyatı 240-
Toros, tarımda yüksek
verim elde etmenin sadece
gübreye bağlı olmadığı ve
işe tohumdan başlanması
gerektiği düşüncesiyle,
yeni iş alanlarına yönelik
girişimlerinde tohumculuğa
öncelik vermişti. Toros, bu
yöndeki çalışmalarına ithal
tohum kullanma oranının çok
daha yüksek olduğu sebze
alanından başlamıştı.