

68
ESİN METE
Toros Tarım Yönetim Kurulu Başkanı
Bizim ikinci tesisin işletmeye alınması sırasında kızım daha küçük, biz ailece Ceyhan’a
gittik. Çünkü işletmeye alma işi gene gecikiyor, ben de tecrübe kazandım ya bu konu-
da, artık ailece oraya gittik. Yılbaşını da orada geçirdik. Ben yeni yıla kontrol odasında
girdim. Tesiste bir İngiliz vardı, işletmeye almada bize yardımcı oluyordu. O da kontrol
odasında. “Happy new year!” falan diyoruz, adamla bir iletişim olsun diye. Saat gece
yarısını geçmiş, birden bir gümbürtü koptu. Nereden geldi acaba ses diye bakınıyo-
ruz, çünkü epey bir gürültü çıktı. Dedim ki, bir yer patladı, çatladı, bir şey oldu. Aca-
ba dışarı çıksak mı, çıkmasak mı kontrol odasından? Neyse çıktık, bakıyoruz ne oldu
diye. Tesiste plastik bir malzemeden yapılmış, dev bir yıkama kulesi var. Çapı 5 metre
kadar. Tesisin yukarısına kadar gidiyor. Onun içinde bir tepsi var. O tepsi nasıl olduysa
ters çalışmış, gübre birikmiş. Öyle bir ağırlığa göre dizayn edilmediği için de kopmuş,
koptuğu gibi güm aşağıya vurmuş, aşağıdaki malzemeyi de delmiş. Her taraf asit için-
de, su içinde. Üstelik yılbaşı gecesi. Ne yapacağız, ne edeceğiz? Tesisi durdurduk.
Halbuki o kuleyi alabilmek için nasıl da uğraşmıştık. Ne olacak şimdi? Sonra bizi epey
bir uğraştırdı bu konu doğrusu. Ama işletmeyi devreye alırken böyle şeyler olabiliyor.
8
Bizim ikinci tesiste akışkan yataklı bir soğutucumuz vardı. Bir sürü fanlar bağlı buna.
Büyük fanlar. Fanlar öyle bir itecek ki gübreler havalanıp hem soğuyacak, hem de
odanın içinde yürüyüp kendi kendine çıkacak. Ama bu mekanizma bir türlü çalış-
mıyor. Hava basıyoruz, olmuyor! Onu itiyoruz, olmuyor! Her şey çalışıyor, gübre ora-
ya geliyor, yığılıyor ve gitmediği için sistem devreden çıkıyor. “Tak tuk tak tuk” bütün
konveyörler duruyor. Hayda! Bölmenin böyle küçücük bir penceresi var. Yüksek de
bir şey, merdivenle çıkılıyor. Bir, iki kişinin durabileceği platform gibi bir yer var, pen-
cerenin önünde. Ben kafayı taktım. Bütün gün, gece o pencerenin başındayım. Güb-
re bir türlü gitmiyor, beceremiyoruz. Mehmet Baykal çok pratik, nevi şahsına münha-
sır bir adamdı, Allah rahmet eylesin. Geldim kontrol odasına, “Esin Hanım, buldum,”
dedi. “Hayırdır, söyle.” “Bunlar yanlış bağlamışlar,” dedi. “Şimdi biz bu fanı keselim,
bunu alalım buraya bağlayalım, bunu buraya...” “Ya, Mehmet Bey, böyle hemen kes
biç olur mu? Bunlar muhakkak ki bir hesaba kitaba dayanarak yapılmıştır. Biz belli ki
bir şeyi eksik yapıyoruz, yahut yerine oturtamadık. Bu deneme yanılmayla yapılacak
iş mi? Koca tesis. Ya olmadı, ne yapacağız sonra? Demezler mi, ‘Bunun hesabı kita-
bı yok mu? Siz mühendis değil misiniz?’ diye!” Ben “Olmaz!” diyorum, ama bunu ça-
lıştıracak bir yöntem de bilmiyorum. O zaman Akdeniz Gübre’de de bu sistemden var.
Oradan birisini çağırdık. Geldi, o da bir şey bulamadı. Ben artık iyice gerildim. “İçe-
ri adam sokacağım,” dedim. Adamlar tabii o havanın içinde çalışıyor, gürültü, patır-
tı. Ben pencereden bakmaya devam. Netice itibariyle onun ayarını tuttur, oradan ba-
sınç azalt, derken biz o sistemi çalıştırdık. Ben de o pencerenin önünden ayrıldım.
sistemli bir amonyak tankı ile içle-
ri lastik kaplı toplam 10 bin ton ka-
pasiteli fosforik asit tankları yer ala-
caktı.
71
Yaklaşık 24 milyon dolar de-
ğerindeki bu projenin 30 ayda ta-
mamlanması planlanıyordu. Proje
için teşvik belgesi alınmış ve gerekli
olan 8 milyon dolarlık dış kredi yine
İspanya’dan temin edilmişti.
72
Tevsi projesi kapsamında temel ve
detay mühendislik hizmetleri, mal-
zeme temini ve inşaat işleri Tekfen
İnşaat tarafından üstlenilmişti. Söz-
leşme, maliyet artı kâr şeklinde dü-
zenlenmişti. Yani Tekfen İnşaat, ger-
çekleştirdiği çalışmaların maliyetini
hesaplıyor, üzerine %12,5 ilave ede-
rek Toros’a faturalıyordu.
73
Erhan
Öner, yatırım başladığında, fabri-
kanın ilk kuruluşunda yer alan eki-
bi yeniden bir araya getirmişti. Ör-
neğin 1981’de ilk tesisin tamamlan-
masından sonra kısa bir süreliğine
Tekfen’den ayrılan Ülkü Tatlıdil, tev-
si projesi ile birlikte 1982’de yuvası-
na geri dönerek yine mühendislik iş-
lerinin başına geçmişti:
1982’de Toros’un ikinci yatırımı baş-
lamıştı. O esnada Erhan Bey ile gö-
rüştük. “Yeni yatırım başlıyor,” dedi.
Ben de, “Artık yuvaya dönme zama-
nı geldi,” diye düşündüm. 1982’de
tekrar Toros projesiyle Genel Müdür
Yardımcısı olarak Tekfen bünyesine
döndüm.
74
Toros’un kapasite artırımı
çalışmaları da, fabrikanın
ilk kuruluşunda olduğu gibi
Tekfen İnşaat tarafından
gerçekleştirildi.
Ek tesislerin işletmeye
alınmasını, bu konuda büyük
deneyim kazanmış olan Esin
Mete yaptı (solda). Daha
önce olduğu gibi yine birçok
sorunla karşılaşılan bu sürecin
sonunda tesis Ocak 1986’da
devreye girdi.