75
Aziz Shokhakimov:
Öncelikle benim birinci görevim orkestranın
kalitesini yukarıya taşımak. Onun için her şeyden önce orkestrayı
bir bütün haline getirmek, sıraları sıklaştırmak, daha iyi perfor-
mans göstermesini sağlamak. Bir şefin en önemli görevi budur.
Çünkü çok farklı karakterlerde müzisyenlerin bir araya geldiği,
müthiş karmaşık ve sofistike bir organizmadır orkestra. İkinci
olarak tabii ki repertuvarı ve programı gözden geçirmek lazım.
Bazı Türk ve Doğulu bestecileri seslendirmenin oldukça ilginç ola-
cağını düşünüyorum. İleride bazı ilginç solistleri de davet edebili-
riz. Çok sayıda arkadaşım sayesinde Avrupa, Amerika ve Japonya
ile bağlantılarımız var. Yükselen birçok genç yetenek Tekfen’de
çalmakla ilgileniyor. Gelecekte bizi çok iyi şeylerin beklediğini dü-
şünüyorum. Dahası yakın gelecekte bizi Avrupa ve dünyanın fark-
lı ülkelerindeki festivallerde görebilirsiniz. Bu yönde görüşmeleri-
miz ve bağlantılarımız başladı. Bu bağlantıları daha da
güçlendirmemiz gerekiyor. Öyle umuyorum ki gelecekte çok ilginç
işlere imza atacağız.
Dori Kiss Kalafat:
Repertuvar seçimi konusunda bugünkü 25. Yıl
Konseri aslında bazı ipuçları veriyor. İddialı klasik müzik eserleri-
nin yanı sıra Türkiye ve Türkiye’nin doğusuna ait müziklere de
programımızda yer vermeyi sürdüreceğiz. Bunu, dünyada tanın-
mış bestecilere eserler yazdırarak da yapmak mümkün. Bununla
beraber Aziz’in çok geniş bir “network”ü var. Gerek almaya başla-
dığı davetlerle, gerekse çok geniş yelpazede genç ve yetenekli so-
listlerin radarına girmesiyle, Aziz’in şefliğinde orkestranın da önü
bir anda açılmış oldu.
Ali Pınar:
25. Yıl Konseri’nde kemanda Roman Kim ve piyanoda
Behzod Abduraimov olacak. Özgeçmişlerine baktığımızda, genç
yaşlarına rağmen dünyada birçok önemli orkestrayla konser ver-
miş iki sanatçı görüyoruz. Bu isimlerde nasıl karar kıldınız? Bu
isimleri siz nasıl keşfettiniz?
Aziz Shokhakimov:
Öncelikle Behzod Abduraimov benim çok ya-
kın dostum. Müthiş bir yetenek. Şimdiden olağanüstü bir kariyere
sahip. Boston Senfoni ve Münih Filarmoni gibi orkestralarla çaldı.
Daha geçtiğimiz haftalarda Amsterdam’daki Concertgebouw’da
çok başarılı bir konser verdi. Işık hızıyla yükselen bir kariyeri var,
dolayısıyla programı müthiş dolu. O kadar meşgul ki bazen tele-
fonda konuşmaya bile vakit bulamıyor. Bizimle çalmayı kabul etti-
ği için çok şanslıyız. Roman Kim’e gelince, iki yıl önce Hamburg’da-
ki bir konserde beraber olmuştuk. Paganini’nin
1 numaralı Keman
Konçertosu
’nu çok başarılı bir şekilde çalmıştı. Biraz çılgın, özel bir
müzisyen. Müziğe dair kendi özel vizyonu olan, olağanüstü bir ye-
tenek. Bir Jimi Hendrix hayranıdır kendisi. Paganini kadar Jimi
Hendrix’e de hayrandır. Çok çeşitli teknikler deniyor. Gitar telleri-
ni kemanına takarak çalmaya çalışıyor. Beste de yapıyor. Onu da
burada dinlemek heyecan verici olacak. İstanbullular onu ilk kez
bu konserde tanıyacaklar.
Ali Pınar:
Dinleyicilerimize hatırlatalım, ilk resital CD’si “Choc de
Classica” ve “Diapason Découverte” ödüllerini aldı.
Times
gazetesi
tarafından “Sahneden herkesi etkisi altına alan” ve
Washington
Post
gazetesince “Bu sese kulak verin” ifadeleriyle takdim edilmiş-
ti. Müzik otoriteleri, Niccolò Paganini ve Eugène Ysaÿe gibi isim-
lerle birlikte anılacak diyor Roman Kim için. Peki, şimdi yine Aziz
Shokhakimov’a sormak istiyorum. Türk bestecilerini ne kadar ya-
kından tanıyorsunuz? Beğendiğiniz, çalmak istediğiniz veya dün-
yaya sunmak istediğiniz isimler var mı?
Aziz Shokhakimov:
Türk bestecilerini daha yeni yeni keşfediyo-
rum. Şu ana kadar favorilerim arasında Ferit Tüzün başta geliyor.
Müthiş bir besteci olduğunu düşünüyorum. Fazıl Say aynı zaman-
da ilginç besteleri olan ve yakından takip ettiğim bir isim. En çok
tanıdığımı söyleyebileceğim müzisyen ise Emre Silhan Kaleli. Şu
anda Viyana’da yaşıyor ama Taşkent’te okuduğu için yakın bir
dostluğumuz var. Çok yetenekli bir besteci. Bestelediği ilk eseri
ben yönetmiştim; hatta diploma mezuniyet konserini de ben yö-
nettim. Özbekistan’daki profesörler onun hocası olmaktan dolayı
son derece gurur duyuyorlardı. Umarım bize de bir gün beste ya-
zar. Neden olmasın? Klasikler arasında benim en sevdiğim beste-
ciler Bach, Beethoven, Brahms, Çaykovski, Şostakoviç, Prokofiev
ve Mahler elbette. Bütün şefler Mahler’i sever. 21 yaşındayken
Mahler Yarışması’nda ikincilik almıştım. Ama benim müzik zev-
kim klasikle bitmiyor. Özellikle Kafkaslar’ın müziğini, Romen,
Macar, Orta Avrupa ve Türk halk müziğini de çok seviyorum. Ne-
dense Orta Asya ve Uzakdoğu müziklerine kendimi o kadar yakın
hissetmiyorum. Özbek bestecilerden Felix Yanov-Yanovsky, oğlu
Dmitri Yanov-Yanovski ve ayrıca benim de hocam olan Mukhtar
Ashrafi ve Suleiman Yudakov öne çıkan isimler. Öyle umuyorum
ki liste gelecekte genç yeteneklerle daha da zenginleşecek.
Ali Pınar:
Bu akşam 25. Yıl Konseri’nin programında neler var?
Aziz Shokhakimov:
Açılışa Rimski-Korsakov’un orkestrasyonu-
nu da kendisinin yaptığı
İspanyol Kapriçyosu
ile başlıyoruz. Bir
orkestra için çalınabilecek en renkli, en zengin eserlerden biri.
Başta birinci keman olmak üzere birçok enstrümanın kendi solo-
su olan bir eser. İkinci eser Behzod ile birlikte seslendireceğimiz
Rahmaninov’un
Paganini Teması Üzerine Bir Rapsodi
adlı eseri. 24
dakika kadar ve 24 varyasyon içeren bir eser. Hepsi birbirinden
farklı karakteri olan, sanki zamanda bir yolculuk gibi bir anda
çağdaş, bir anda da bizi birkaç asır geriye götüren bir müzik. Ade-
ta zamanda bir yolculuk, bir macera gibi. Draması yüksek, tem-
polu bir eser. Fakat şaşırtıcı bir şekilde bitişi de son derece dingin
ve yavaş.
Ardından Ferit Tüzün’ün
Türk Kapriçyosu
ile devam edeceğiz. Çok
renkli bir eser; çok yoğun bir orkestrasyona sahip. İçinde birçok
enstrüman var ve Türk müziğinin çok güzel bir örneği. Hızlı, sa-
kin ama renkli ve hızlı olmak üzere üç bölümden oluşuyor. Ben
inanıyorum ki programın geneli ile son derece uyumlu bir eser.
Böylesine güzel bir eseri Türk seyircisine sunmaktan da son dere-
ce mutluyum. Daha sonra Roman sahneye geliyor ve iki eser ses-
lendiriyor. Camille Saint-Saëns’ın
Introduction and Rondo
Capriccioso
’su. Son derece tanınan, sevilen, yine yavaş-hızlı, yavaş-
hızlı bir eser. Daha sonra Sarasate’nin
Çigan Havası
, lirik bir parça.
Yüksek tempoda, Roman Kim’e doyacağız. Son olarak da
Stravinsky’nin
Ateşkuşu
suitinin 1919 versiyonu. Bu eser orkest-
raya çok imkân sunuyor. Flüt, fagot ve korno için çok güzel bö-
lümler var kendilerini gösterebilecekleri.
Ali Pınar:
Sonrasında 28 Ekim Cumartesi günü yanılmıyorsam Fi-
lar-mini konseri olacak. Bu sene kaçıncısı yapılıyor?
Dori Kiss Kalafat:
Üçüncüsü. Bundan sonra da her yıl bir konser
olacak. Hedefimiz çocuklar diyoruz ama yine Wagner, Debussy,
Stravinsky, Liszt çalıyoruz. Küçüklere büyük konser dinletiyoruz.
Hiç de çocukça parçalar değil, aslında klasik müziğin en zorlu par-
çalarından bir seçki.
Ali Pınar:
Size çok teşekkür ediyoruz ve 25. Yıl Konseri’nin en gü-
zel şekilde geçmesini diliyoruz.
Dori Kiss Kalafat:
Biz de teşekkür ederiz.