Doğru ve Dengeli Gübre Bitkilere Dayanıklılık Kazandırır

Bitkilerin yeterli ve dengeli beslenmesi ile ürün miktarının ve kalitesinin yükselmesinin yanında, kuraklık ve soğuk gibi stres şartlarına, hastalık ve zararlılara karşı dayanıklılığı da artar. 

Doğru Ve Dengeli Gübre Kullanımı Bitkilere Hastalık ve Zararlılara Karşı Dayanıklılık Kazandırır

Bitkilerde Demir Klorozunun Nedenleri

Mikro elementler içerisinde demir, toprakta en yüksek miktarda bulunan bitki besin maddesidir. Birçok toprakta bulunan toplam demir miktarı %3-5 civarındadır. Hatta bazı topraklarda bu rakam %10'u bulmaktadır. (Kaynak: Harman Time, Haziran 2016)

Bitkilerde Demir Klorozunun Nedenleri Harman Time Dergisi Haziran 2016

Toprak Verimliliğini Sağlamak İçin Anız Yakılmamalıdır!

Anız yakmanın milli bir mesele olarak ele alınması gerektiğini belirten Konya Ticaret Borsası Meclis Başkanı Selçuk Öcal, kaliteli ve sürdürülebilir bir tarımsal üretümin en önemli faktörü olan toprak verimliliğini sağlamak için anızların kesinlikle yakılmaması uyarısında bulundu. (Kaynak: Harman Time, Ağustos 2016)

Toprak Verimliliğini Sağlamak İçin Anız Yakılmamalıdır! Harman Time Dergisi Ağustos 2016

Sert Çekirdekli Meyve Ağaçlarının Gübrelenmesi (Kiraz, Vişne, Erik, Kayısı, Şeftali, Nektarin)

Bu yazıda yer alan gübre tavsiyeleri, ortalama verim ve bitkilerin kaldırdığı besin maddesi miktarları dikkate alınmış ve üreticilere pratik olarak fikir vermek amacıyla yazılmıştır. (Kaynak: Agrotime, Ocak-Şubat 2016)

Sert Çekirdekli Meyve Ağaçlarının Gübrelenmesi (Kiraz, Vişne, Erik, Kayısı, Şeftali, Nektarin) Agrotime Dergisi Ocak-Şubat 2016

Damla Sulama Sistemi ve Yapraktan Gübrelemede Kullanılan Gübreler Birlikte Nasıl Kullanılabilir?

Son yıllarda damla sulama ile birlikte gübre kullanımı hızla artmaktadır. Sadece örtü altı (sera) şartlarında değil açık tarla ve bahçe şartlarında da yaygınlaşan damla sulama sistemine paralel olarak yaprak gübresi kullanımı da artış eğilimindedir.

Damla sulama sistemi ile sulama ve gübrelemeden maksimum fayda elde etmek, bitkinin gelişme dönemlerine göre sulama ve gübreleme yapmakla ve doğru gübre karışımlarının kullanımı ile mümkündür. İster katı ister sıvı formda olsun aşağıdaki tabloda verilen gübrelerin karışabilme durumu dikkate alındığında tek gübreleme tankı kullanmak mümkündür. Buna dikkat edilmemesi durumunda damla sulama sisteminde tıkanmalar meydana gelebilir ve kullanım ömrü azalır.

Ülkemiz toprak şartları ve yetiştirilen bitkilerin ihtiyaçları dikkate alındığında, damla sulama sisteminde ve yapraktan kullanılan gübrelerde klor (Cl) ve sodyum (Na) besin elementleri bulunmaması veya çok düşük düzeyde olması istenir.

Katı formda damla sulama sistemi ve yaprak gübrelerinde istenen diğer bir özellik de suda erime oranının yüksek olması ve katkı, dolgu maddesi içermemesidir. Bunu anlamak için basit bir yöntem uygulanabilir. Bir su bardağı damla veya yaprak gübresi (150-200 gr) bir litre sulama suyuna katılır. Eğer hemen eriyor ve bekletildiğinde bir tortu bırakmıyor, bulanıklık meydana getirmiyorsa bu gübre damla sulama sistemi ile birlikte kullanılabilir demektir.

Birbirleri ile kesinlikle karışmaması gereken gübreler (kırmızı renkli) veya kısmen karışabilen gübreler (sarı renkli) mutlaka aynı anda kullanılmak isteniyorsa şekilde gösterildiği gibi iki ayrı gübre tankı kullanılarak gübreleme yapmak gerekir.

Damla sulama sistemi ile gübrelemede sorularınız için ve ayrıca gübreleme programları ile ilgili olarak Toros Tarım ile iletişime geçebilirsiniz.

Damla Sulama ile Gübrelemede Dikkat Edilecek Hususlar

Damla sulama sistemi ile sulanan alanlar her yıl hızlı bir şekilde artmaktadır. Ülkemizde özellikle örtü altı yetiştiriciliğinin tamamında (sera-alçak ve yüksek tünel), yeni tesis edilen meyve bahçelerinde, sebze yetiştirilen alanlarda, bazı bağ ve zeytinlikler ile tarlalarda (mısır-patates gibi) damla sulama sistemi ile sulama yapılmaktadır.

Damla sulama sistemiyle sulamanın hızla artışına paralel olarak damla sulamaya uygun gübrelerin kullanımında da önemli bir artış görülmektedir. Damla sulama sistemiyle yapılan sulama ve gübrelemeden beklenen yararı tam olarak elde edebilmek için aşağıda belirtilen hususlara dikkat etmek gereklidir:

  • Damla sulamada kullanılacak sulama suyunun kalite analizi mutlaka yapılmalıdır. Damla sulamada kullanılan suların genellikle yeraltı (kuyu-artezyen) suları olması nedeniyle, analiz edilecek su örneği, yeraltı suyunun en düşük seviyede (derinlikte) olduğu dönemde (yaz sonu-sonbahar başlangıcı) alınmalıdır. Bu dönemde alınan su örneği, su kalitesi bakımından en kötü durumda olduğu dönemdir.
  • Sulama suyunda özellikle tuzluluk (EC), pH, SAR (Sodyum Absorbsiyon Oranı) analizleri ile birlikte Bor (B) ve Klor (Cl) analizleri de yapılmalıdır.
  • Sulama sistemini tesis eden kuruluşların, yetiştirilecek bitkinin su tüketimi, toprak özellikleri ve iklim şartlarına göre bir sulama programı hazırlamaları ve üreticilere vermeleri yararlı olacaktır.
  • Damla sulama sistemindeki damlatıcıların bir saatlik süre içinde ne kadar su damlattığı ve dekara saatte kaç m3 (ton) su verildiğinin bilinmesi gübre kullanımı yönünden önem taşımaktadır.
  • Şayet sulama suyunun pH değeri yetiştiricilik yapılacak toprağın ve bitkinin pH isteğinden daha yüksek ise, sulama suyunun pH değerinin azaltılması gerekir. Sulama suyunun pH değerinin azaltılması ile ilgili geniş bilgiler TOROS TARIM’ın web sayfalarında mevcuttur.
  • Sulama suyunun pH değerini azaltmak için en uygun asit %60’lık nitrik asittir (HNO3). Ülkemiz sulama sularının pH değerleri dikkate alındığında, 1 m3 sulama suyunun pH değerinin bir birim azaltılması için genellikle 0,15-0,30 litre konsantre nitrik aside ihtiyaç vardır. Bu miktarın tespiti bir laboratuvarda yapılmalıdır. Nitrik asit sadece sulama suyunun pH değerini azaltmakla kalmayıp, çeşitli nedenlerle damla sulama sistemindeki memelerde meydana gelen tıkanmaları açmak amacı ile de kullanılmaktadır. Nitrik asit aynı zamanda bir azotlu gübre kaynağıdır. Bir sezon içinde gerek pH değerini azaltmak ve gerekse tıkanmaları açmak için kullanılacak her bir litre %60’lık konsantre nitrik asit’te bulunan azot miktarı, damla sulama sisteminde kullanılan %34’lük amonyum nitrat gübresinin 0,5 kg’ına eşdeğerdir. Bu nedenle azotlu gübre kullanımında bu konuya dikkat edilmesi çok önemlidir. Damla sulama sisteminde tıkanmaları açmak ve sulama suyunun pH değerini azaltmak için kullanılabilecek asitlerin kimyasal reaksiyonları aşağıda verilmiştir:

H+ iyonları pH’ın azalmasını sağlar

Kimyasal formüllerden de görülebileceği gibi hidroklorik asidin (HCl) tuzlanma meydana getirmesi, sülfirik asidin (H2SO4) sulama suyundaki kalsiyum ile birleşmesi sonucu jips (alçı) meydana getirmesi ve fosforik asidin sulama suyundaki kalsiyum ile birleşerek ham fosfat (CaPO4) meydana getirmesi nedeni ile kullanılması sakıncalıdır. Kullanılacak sulama suyunun bir litrede 100 mg’dan (5 me) fazla kalsiyum içermesi durumunda sülfürik asit ve fosforik asit kullanılmaması gerekir. Hem tıkanmayı açması, hem de pH’ı azaltması yönünden en iyi asit nitrik asittir.

Damla sulamanın yapılacağı her sulamada gübre kullanılmalıdır. Örneğin ayda 10 defa sulama yapılmasına rağmen 3 defa gübre kullanılması doğru değildir. Çünkü gübreler kimyasal olarak tuz yapısında olduğu için, suda erimiş (alınabilir hale gelmiş) haldeki gübrelerin bir kerede verilmesi bitki köklerine zarar verebilmektedir. Bu nedenle ayda 10 defa sulama yapılacaksa, uygulanacak gübreyi de 10 sulamaya bölmek doğru bir uygulama olacaktır.

Damla sulama ile gübrelemede yapılan bir diğer yanlış ise, sulama gününde gübrelerin çok kısa sürede verilmesidir. Örnek olarak iki saatlik bir sulama yapılacak ise, sulamanın ilk ve son 10-15 dakikalık sürelerinde damla borularından sadece su verilmeli, geriye kalan yaklaşık 1,5 saatlik sürede (sulama müddetinin ortası) ise gübreli sulama yapılmalıdır. Böylece gübrelerin kimyasal olarak tuzluluk etkisi azaltılmış ve doğru gübreleme yapılmış olur.

Bitkinin gelişme dönemine göre, farklı miktarlarda (saat) sulamaya paralel olarak bitkinin besin ihtiyacına göre bir gübre programı yapılmalıdır. Sezon başında meyve ağaçlarında göz kabarması ve çiçeklenme döneminde; tek yıllık bitkilerde ise çıkıştan sonra ve fide döneminde, fosfor ve potasyum ağırlıklı gübreleme yapmak doğru olmaktadır. Meyve tutum dönemi ve hızlı gelişme döneminde, azot-fosfor ve potasyum dengeli bir şekilde uygulanmalıdır. Meyve irileşmesi, ürün oluşum ve hasat dönemlerinde ise azot ve potasyum ağırlıklı gübreleme yapılması gerekmektedir. Doğru gübre programının yapılabilmesi için bitkinin kök derinliğine göre toprak analizinin yapılması ve buna göre gübre kullanılması önem taşımaktadır

Damla sulama sisteminde üreticilerin büyük bir kısmı tohum ekiminden, fide dikiminden veya çok yıllık bitkilerde göz kabarması (tomurcuk faaliyeti) başlamadan önce, TABAN GÜBRE (TOPRAK ALTI) kullanmaksızın sadece damla sulama ile gübreleme yapmaktadır. Bu, özellikle açıkta yapılan yetiştiricilikte çok yanlış bir uygulama olup, dekardan alınacak ürün miktarının azalmasına neden olmaktadır. TABAN GÜBRE ile verilen gübreler topraktaki besin madde miktarlarını dengeye getirerek, sulama başlayıncaya kadar geçen süre içinde bitkilerin ihtiyaç duyduğu besinleri karşılamakta ve bitkilerin kök sisteminin daha iyi gelişmesini sağlamaktadır. Diğer yandan damla sulamada kullanılan gübrelerin birim besin maddesi fiyatı, TABAN GÜBRELEME’de kullanılan klasik gübrelere oranla çok daha yüksektir. Gübre maliyetinin azaltılması ve bitkilerin besin ihtiyacının zamanında karşılanması için TABAN GÜBRE’yi topraktan uygulamak çok önemlidir.

Damla sulama sisteminde bitkinin ihtiyaç duyduğu azotun %20-25’i, fosforun %60-70’i ve potasyumun %40-50’si taban gübre olarak topraktan uygulanmalıdır.

Damla sulama sisteminde kullanılacak azotlu gübrelerin amonyum azotu (NH4-N), nitrat azotu (NO3-N) ve üre azotu [CO(NH2)2] oluşu büyük önem taşımaktadır. Topraksız ortam tekniği ile yapılan yetiştiricilikte (sebze ve süs bitkisi), kesinlikle üre formunda azotlu gübre kullanılmaz. Çünkü üre gübresinin azotu, bitki kökleri tarafından alınamaz. Toprak olmadığı için üre azotunu amonyum azotu haline çeviren üre bakterileri bulunmadığından, üre gübresini damla sulama sisteminde kullanmak doğru değildir. Topraksız tarım tekniğinde harç materyali veya su kültürü ortamlarında bir sezonda verilecek azotlu gübrenin %10-20 kadarı amonyum azotu, %80-90 kadarı da nitrat azotu formunda olmalıdır. Bu yetiştiricilik tekniğinde gelişme döneminin başlangıç ayında amonyum azotu, ileri dönemlerde ise nitrat azotu uygulaması yapılmalıdır. Bir bitkinin tüm gelişme döneminde ihtiyaç duyduğu azotun ¼’ü amonyum azotu, ¾’ü ise nitrat azotu halinde damla sulama ile verilmelidir. Amonyum azotu, bitkinin ilk gelişme dönemlerinde (fide dönemi, ilk çıkış dönemi, çiçeklenme dönemi gibi) uygulanmalıdır. Bitkinin hızlı geliştiği dönemde ise nitrat formunda azotlu gübre kullanılmalıdır. Bu nedenle yavaş salınımlı azotlu gübreler damla sulama sistemi için uygun değildir. Yavaş salınımlı gübrelerin azot formu üre ve amonyum azotu formunda olduğu için tercih edilmemelidir.

Damla sulama sisteminde kullanılan gübrelerin, suda eritildiklerinde tıkanmalara neden olacak katkı dolgu maddesi içermemesi gerekir. Bir bardak suda (150 ml) bir yemek kaşığı (20 gr) gübre eriyor ve bardağın dibinde tortu meydana gelmiyorsa, bu gübre iyi bir damla sulama gübresidir.

Damla sulama gübrelerinin genellikle eritildikleri sulama suyunun pH değerini azaltıcı etkisi olmalıdır.

Damla sulama sistemimizde kullanılan gübreler, sulama suyunun tuzluluğunu çok yükseltici nitelikte olmamalıdır. Damla sulama sisteminde kullanılan bazı gübrelere ait pH ve EC değerleri aşağıdaki tabloda gösterilmiştir:

Gübre İsmi

pH

EC (ms/cm)

Monoamonyum fosfat (MAP)

4,71

0,86

Monopotasyum fosfat (MKP)

4,82

0,72

Potasyum Nitrat

8,70

1,30

Potasyum Nitratx

5,5

1,30

Potasyum Sülfat

7,32

2,05

Magnezyum Sülfat

7,10

2,70

Amonyum Nitrat (%34 N)

7,05

1,45

Amonyum Sülfat

7,15

2,90

Kalsiyum Nitrat

6,00xx

1,20

x : Düşük pH’lı Potasyum Nitrat
xx: %10’luk

Bu değerler, bir litre suda bir gram veya 1 ton saf suda 1 kg gübrenin eritilmesi ile elde edilmiştir. Sulama suyunuzun pH değerini ölçünüz. Bir litre su alıp içinde bir gram gübre eritiniz ve pH değerini tekrar ölçünüz. Şayet gübre sulama suyunun pH değerini düşürüyorsa veya çok az yükseltiyorsa o gübre iyi bir gübredir. Aynı şekilde gübre eritmeden önceki suyun EC değerini ölçünüz ve 1 gr gübre eritildikten sonraki EC değerini tekrar ölçünüz. Gübreli suyun EC değeri çok yükselmemiş ise (0,5-1,0 birim kadar) bu gübre damla sulama sistemine uygun bir gübredir. Tabloda verilen veriler dikkate alınarak bir ton suda kullanılabilecek gübre miktarını hesap edebilirsiniz.

Kalsiyumlu gübreler [Ca(NO3)2.4H2O)] damla sulama sisteminde fosforlu gübrelerle (özellikle fosforik asit) ve sülfatlı gübrelerle (amonyum sülfat ve potasyum sülfat) aynı tank içinde eritilerek kullanılmamalıdır. En doğru uygulama, kalsiyumlu gübreleri ayrı gün ve saatte uygulamaktır.

Damla sulama gübreleri alkalilik ve tuzluluk etkisi yaratan sodyum (Na) ve klor (Cl) elementlerini içermemeli veya çok düşük düzeyde içermelidir.

Yukarıda verilen bilgilere uygun olarak gübreleme yapmanız durumunda sadece yüksek ve kaliteli ürün elde etmekle kalmayıp, damla sulama sisteminizin ömrünü de uzatabilirsiniz. Gübreleme ve toprak verimliliği ile ilgili konularda bayiniz kanalıyla TOROS TARIM’ın tarım servisi ile temasa geçmeniz, yüksek ve kaliteli ürün almanız için yararlı olacaktır.

Taban Gübre Kullanımında Dikkat Edilecek Hususlar

Ülkemiz tarımında en geniş üretim alanının bulunduğu dönem sonbahar tohum ekim dönemidir. Bu dönemde başta buğday ve arpa olmaz üzere, kanola, kışlık sebzeler, örtü altı yetiştiriciliği ve bazı yörelerde meyve-bağ-zeytin gibi çok yıllık bitkilerde mutlaka TABAN GÜBRE uygulaması yapılmalıdır. 

Taban Gübre miktarı ve çeşidi, yetiştirilecek bitkiye, dekardan veya ağaç başına alınacak ürün miktarına göre toprak analizi yapılmak sureti ile belirlenmelidir. Örnek olarak, dekardan 300-350 kg buğday ürünü alınan bir tarlaya verilecek taban gübre miktarı ile dekardan 600-700 kg veya daha fazla ürünalınan tarlaya aynı miktar taban gübre vermek yanlıştır. Bunun yanında ekmeklik buğday ile makarnalık buğdaya ve yemlik arpa ile biralık arpaya verilmesi gereken taban gübresi miktarları da farklıdır. Bunun gibi şaraplık-sofralık-kurutmalık üzümlere, yağlık ve sofralık zeytin ağaçlarına, salçalık sanayi domatesi (sebzeler) ile sofralık domatesin (sebzeler) taban gübre istekleri de farklıdır.

Taban Gübre uygulaması tek yıllık bitkilerde tohum ekim, fide dikim öncesi veya tohum ekimi ile birlikte, çok yıllık bitkilerde (meyve-bağ-zeytin-fındık gibi) ise sürgünlerde göz kabarmasından (üretici deyimi ile su yürümesinden) 2-3 hafta önce uygulanmalıdır. Bazı yörelerde çok yıllık bitkilerde yağışlar yüzünden bahçeye girilememesi nedeni ile taban gübreleme sonbaharda da uygulanabilmektedir. Ancak, bu dönemde verilecek taban gübrede azot olmaması veya fosfor ve potasyuma oranla daha az oranda azot ihtiva eden kompoze gübreler taban gübre olarak kullanılmalıdır.

Taban Gübre uygulaması genellikle iki şekilde yapılmaktadır:

-    Serpme Yöntemi ile uygulama (gübre saçıcı aletlerle, elle)

-    Bant (çizi) usulü uygulama (mibzerle uygulama)

Hangi yöntemle uygulanırsa uygulansın gübrelerin toprağa uygulama (karıştırma) derinliği, tohum ekim derinliğinin 5-6 cm aşağısına verilecek şekilde toprağa karıştırılmalıdır. Bunun başlıca nedeni özellikle bitki besini olarak fosforun yağış ve sulamalarla 5-6 cm kadar toprak derinliğine (kök bölgesine) inebilmesindendir. Bazı üreticiler (özellikle pamuk üreticileri) toprak şartları uygun değil diye ekimden önce veya ekimle birlikte taban gübre vermeyip çıkıştan sonra (çimlenmeden sonra) toprak yüzeyine yakın bir derinliğe bant halinde taban gübre uygulaması yapmaktadırlar. Bu çok yanlıştır. Bu tip uygulamada bitki, uygulanan fosfor ve potasyumdan o gelişme döneminde çok az yararlanabilir. Bu tip uygulama büyük ürün kaybına neden olur. Taban Gübre uygulama derinliği yetiştirilecek bitkinin kılcal köklerinin en yoğun olduğu toprak derinliğine göre ayarlanmalıdır. Taban Gübre uygulama derinliği özellikle buğday-arpa üreticilerinin elinde bulunan kombine mibzerlerle (ekim makinesi) yapılmaktadır. Ancak, bu tip ekipmanda gübre haznesi ile tohum haznesi aynı olmasına rağmen dekara verilecek tohum ve gübre miktarı ayarları yapıldıktan sonra tohum ve gübre aynı borudan (balta) birlikte toprağa verilmektedir. Gübre ile Tohum hiçbir zaman doğrudan temas etmemelidir. Çünkü gübreler kimyasal olarak bir tuzdur. Gübre toprak suyunda eriyince tuzluluk etkisi göstererek temas halinde olduğu tohumun çimlenmesine zarar verebilir. Bu nedenle bu tip kombine mibzerlerde tohum ve gübre ayrı borulardan toprağa verilmelidir. Bu tip uygulamada ikinci yanlış ise tohum ile gübre aynı derinliğe verilmektedir. Bu nedenle tohumun aktığı balta ile gübrenin aktığı balta ayrı olursa, gübre baltası derinliği tohuma göre 5-6 cm daha derine girecek şekilde ayarlanmalıdır. Taban gübre uygulama yöntemi üreticinin sahip olduğu gübreleme aletine bağlı olduğu gibi aşağıda belirtilen hususlara göre gübreleme yöntemini belirlemek gerekir.

Serpme yönteminin tercih edilmesi için gerekli şartlar:

-    Verimsiz topraklarda,

-    Yetiştirilen bitkinin kılcal kökleri tarlanın hemen hemen tamamına yayılıyorsa,

-    Toprağa uygulanan fosfor ve potasyum fiksasyona (geçici alınamaz hale) uğramıyorsa,

-    Kireç bakımından toprak fakir ise,

-    Dekara verilecek gübre miktarı fazla ise,

-    Çok sık ekim yapılan (ıspanak-çeltik gibi) bitki ise serpme yöntemi gübreleme tercih edilmelidir.

Bant (çizi) usulü gübreleme yönteminin tercih edilmesi için gerekli şartlar:

-    Sıra arası geniş ve sıravari ekimlerde, meyve ağaçları, bağ ve zeytin ağaçlarında,

-    Yetiştirilen bitkinin kılcal kökleri toprağın her yerini kaplamıyorsa,

-    Toprağın verimlilik gücü yüksek ise,

-    Toprağa uygulanan fosfor ve potasyum kısa sürede fikse oluyorsa,

-    Çok kireçli topraklarda,

-    Dekara kg olarak serpme yöntemine oranla daha az gübre verilmesi durumunda bant usulü gübreleme yöntemini tercih etmek gerekir.

Hangi yöntemle uygulanırsa uygulansın TABAN GÜBRE kullanmadan yetiştiricilik yapmak büyük hatadır. Özellikle iklim ve toprak şartları nedeni ile veya uluslararası etkilerden kaynaklanan gübre fiyatlarının yüksek oluşu bazı üreticileri taban gübre kullanmadan sadece üst gübre kullanarak yetiştiricilik yapmaya itmektedir. Toprak verimliliği açısından bu çok büyük bir yanlıştır. Hangi nedenle olursa olsun hiç Taban Gübre kullanmamak yerine % 10-20 oranında biraz daha az gübre kullanmak daha iyi olur. Bunun nedeni, toprağa uygulanan gübrelerin ertesi seneye etkisinin oluşudur. Toprağa verilen azotlu gübrelerin % 30-40 kadarı, potasyumlu gübrelerin %40-50’si ve fosforlu gübrelerin % 70 kadarı toprakta kalır ve bitki ertesi sene bu besin maddelerinden yararlanabilir. Bu nedenle hiç taban gübre uygulamama yerine biraz azını vermekte yarar vardır. Doğru olan, üreticilerin toprak analizine ve bitkinin ihtiyacına göre doğru ve dengeli gübreleme programı yapmasıdır. Gübre fiyatları ucuz olsa bile üreticiler ülkemizde bitkinin ihtiyacından daha az Taban Gübre kullanmaktadır. Bu ise büyük ürün kaybına neden olmaktadır. Tüm bitkisel üretimde dekardan alınacak ürün miktarını en çok etkileyen faktör su ve gübredir. Yağış veya sulama ile birlikte dengeli gübre kullanımı ürün miktarını en az % 50 oranında artırmaktadır. Gübre fiyatı ne olursa olsun, gübrenin üründe sağladığı artış ve kaliteye etkisi üreticiye har zaman daha fazla kazanç sağlar.

Gübre bitkinin enerji kaynağıdır, ekmeğidir, yemeğidir. Gübrenin verim artırıcı etkisine rağmen, aşırı ve dengesiz gübre kullanmak ürünü artırmadığı gibi ürün azalmasına neden olur. Toros Tarım doğru ve dengeli gübre kullanımı konusunda her zaman üreticinin yanındadır. Bu konuda Toros Tarım Bayisi ile temasa geçiniz.

Farklı Taban Gübrelerinin Dane Mısır Üretiminde Verim ve Besin Maddesi Alımına Etkisi

Bu çalışmada, taban gübrelerin azot içeriklerindeki farklılığın ve K içerme durumunun mısırın verim ve besin maddesi alınımına etkisi incelenmiştir.

Bu amaçla Büyük Menderes Havzasında (Germencik) alluviyal bir toprakta farklı kombinasyonlardaki taban gübrelerinin (DAP; 20-20-0; 15-15-15; ve 18-24-12) dane mısırın (Zea mais cv.Pioneer 31P41) verim (2008-2009) ve besin maddesi (N-P205-K2O-Ca ve Mg) alınımına (2008) etkileri incelenmiştir. Denemede, tüm parsellere 26 kg N (taban+üst) ve 12 kg P2O5 (taban) uygulanmıştır. Araştırmada ayrıca mısır bitkisinin vejetasyon periyodu boyunca besin farklı organları ile kaldırdığı besin elementi miktarı ve alınım seyri de belirlenmiştir. Bu amaçla, çıkıştan itibaren periyodik olarak bitki örnekleri alınmış ve örnekleme dönemlerine göre kök, sap (gövde), yaprak, koçan ve dane gibi organlarına ayrılarak analizler yapılmıştır.

İki yıllık verim sonuçlarına göre farklı taban gübresi uygulamalarının, dane veriminde ortalama % 18 kadar değişim sağladığı belirlenmiştir. Denemede uygulanan 4 farklı taban gübresinin ortalaması olarak, mısır bitkisinin farklı kısımları ile kg/da olarak 26.6 N; 9.8 P2O5; 32.7 K 2O; 7.5 Ca ve 5.4 Mg kaldırdığı saptanmıştır.

Anahtar kelimeler: Taban gübresi, mısır, verim, besin maddesi, alınım seyri

GİRİŞ

Mısır, dünyada buğday ve çeltikten sonra en geniş üretim alanına sahip olan ve ülkemiz tarımında önemli bir yer tutan bir bitkidir. Hayvan ve insan beslenmesinde yeri ve öneminin yanında aynı zamanda değerli bir sanayi ürünüdür. Mısır bitkisi aynı zamanda toprak verimliliği, kimyasal gübrelerin etkinliği, besin elementlerinin alınabilirliği ve besin elementleri arasındaki ilişkilerine ilişkin bilimsel çalışmalarda çok tercih edilen bir test bitkisidir. Mısırın, besin maddesi isteği diğer buğdaygillere oranla çok fazladır (Arnon, 1975). Mısır bitkisinin dane, silajlık ve sanayi amaçlı yetiştirilişine ve toprak bünyesine göre bir dekarlık alandan 18.5-25.8 kg N kaldırdığı (Oberle ve Keeney, 1990), hedeflenen ürün miktarına göre de dekara 12.8-37.9 kg N uygulanması gerektiği belirtilmektedir. (Cerrato ve Blackner, 1990).Mısırda verim üzerine en etkili elementlerden birinin azot olduğu ve bu bağlamda toprakta NO3 –N’un ≥ 30 ppm olması gerektiği belirtilmektedir (Binford ve ark., 1992). Ülkemizde yapılan araştırmalarda mısır yetiştiriciliğinde azotlu gübre miktarının verim üzerine etki ettiği ve m2 deki bitki sayısının azot dozu ile sıkı ilişkili olduğu belirlenmiştir (Ülger, 1998). Fosforunda verim üzerine önemli etkide bulunduğu ve mısır çeşitlerinin fosforlu gübreye karşı cevabının (respons) farklı olduğu bildirilmektedir (Fageria ve ark., 1997).

Ülkemizde birinci ürün olarak dane mısır, ikinci ürün olarak silajlık mısır yetiştiriciliği yapılmaktadır. Mısır tarımında genellikle iki dönemde kimyasal gübre uygulanmaktadır. Birincisi ekimden önce veya ekimle birlikte taban gübresi olarak, ikincisi çıkıştan sonra ara çapada ve bazı durumlarda bölge şartlarına göre sulama öncesi üst gübre olarak verilmektedir. Taban gübrelemede iki veya üç besinli kompoze gübreler, üst gübrelemede ise üre veya amonyum nitrat (%33 N) kullanılmaktadır. Mısır tarımı yapılan toprakların genelde tın ve milli-tın bünyeye sahip olması nedeniyle üreticilerin taban gübrelemede üç besinli kompoze gübreleri daha çok tercih ettikleri izlenmektedir.

Kültür bitkilerinde gübreleme programlarının hazırlanmasında, bitkilerin büyüme hızı, besin maddesi alınım seyri ve oranlarının bilinmesi gerekir. Mısır bitkisinin gübrelenmesinde uygulanacak taban gübre çeşidinin belirlenmesinde P baz alındığından, seçilen gübrenin içeriğine bağlı olarak azotun bazı gübrelerle az ve bazı gübrelerle fazla uygulandığı görülmektedir. Nitekim taban gübrelerden, iki besinli 20-20-0 ve üç besinli 15-15-15 gübresinde P2O5/N oranı 1, DAP gübresinin P2O5/N oranı ise 2.56’dır. Mısır bitkisinin büyüme hızı besin elementi alınım seyri ve sulama durumu dikkate alındığında kompoze gübrelerde mısır için P2O5/N oranının 1’e yakın olması uygun olabileceği ortaya çıkmaktadır. Bu çalışmada P2O5/N 1.33 olan 18-24-12+12SO4+Zn kompoze gübresi ile diğer kompoze gübrelerin taban gübresi olarak mısır tarımına olan uygunlukları üretici şartlarında büyük parsel sistemi ile (makineli hasat) iki yıl süre ile denenmiştir. Araştırmada ayrıca mısır için gübreleme programlarının hazırlanmasında veri oluşturması için, mısırın farklı gelişme dönemlerinde büyüme hızı (kuru madde oluşumu), besin maddesi (N, P, K, Ca ve Mg) alınım seyri ve kaldırılan bitki besin miktarı da belirlenmiştir

MATERYAL VE YÖNTEM

Araştırma materyalini,Germencik merkezde sulama yapılan koşullarda kurulan ve 2 yıllık tarla mısır denemesi oluşturmaktadır.Denemede Pioneer 31P41 çeşidi mısır kullanılmıştır.Deneme alanına ilişkin toprak özellikleri çizelge-1’de verilmiştir.

Çizelge 1. deneme alanı toprağının bazı fiziksel ve kimyasal özellikleri

Denemenin Kurulması ve Yürütülmesi:Deneme tesadüf blokları deneme desenine uygun olarak 3 tekerrürlü olarak düzenlenmiştir. Denemede makine ile hasat düşüldüğünden, her tekerrür 3 da büyüklüğünde olup, deneme rantları ile birlikte toplam 40 da alanda yürütülmüştür. Denemenin 1. yılında (2008) Nisan’ın 2. yarısında, 2. yılında ise Mayısın ilk yarısında ve dekarda 8000 bitki olacak şekilde (70 x 17 cm) ekim yapılmıştır.

Gübreleme:Denemede tüm parsellere 26 kg N/da ve 12 kg P2O5 uygulanmıştır. Her 2 deneme yılında da bitkilere ekimden 1-2 gün önce dekara 12 kg P2O5 hesabı ile P gelecek şekilde DAP; 20-20-0; 15-15-15 ve 18-24-12 gübreleri taban gübre şeklinde uygulanmıştır. Dekara toplam 26 kg N uygulanması planlandığından, taban gübre ile uygulanan azotun eksik kalan miktarı ara çapada (ekimden 40 gün sonra) Üre (% 46 N) formunda uygulanmıştır.

Örnekleme ve Bitki Analizleri:Mısır bitkisinin besin elementi alınım seyrinin belirlenmesi amacı ile çıkıştan itibaren yaklaşık 15 gün ara ile örnekleme yapılmıştır. Bu çerçevede örnekleme dönemlerinde her parselden 3 bitki kökleri ile birlikte sökülerek laboratuara getirilmiştir. Laboratuarda ön temizlikleri yapılan ve farklı kısımlara ayrılan örnekler, tartım işleminden sonra 65-70oC de kurutularak analize hazır hale getirilmişlerdir.

Analizler:Bitki örneklerinde kurumadde (65-70oC) gravimetrik olarak belirlenmiştir. Örneklerde toplam N Kjeldahl; P, K, Ca ve Mg analizleri ise yaş yakma (HNO3:HClO4;4:1) ile hazırlanan ekstraktlarda P spektrofortometrik; K ve Ca fleymfotometre, Mg ise AAS ile ölçülmüştür (Kacar, 1972; Kacar ve İnal 2009).

Verim: Hasat 28-Eylül 2008 ve 30 Eylül 2009 tarihlerinde makine ile yapılmıştır. Tartımlar TARİŞ’in otomatik kantarlarında yapılmıştır.

İstatistiki Değerlendirme:Verilerin istatistiki değerlendirilmesinde TARIST istatistiki paket programı kullanılarak varyans analizi yapılmıştır.Ortalamaların karşılaştırılmasında LSD (0.05) kullanılmıştır (Açıkgöz ve ark., 1994).

BULGULAR VE TARTIŞMA

Kuru Madde Oluşumu

Bitkilerin toprak yüzeyine çıkışından sonra farklı gelişme dönemlerine ve farklı bitki kısımlarına ait kuru ağırlıklar (65-700C) ve buna bağlı olarak kuru madde oluşum seyri Şekil-1’de verilmiştir.Şekil-1 incelendiğinde, çıkıştan sonra kuru madde oluşumunun düzenli bir artış gösterdiği ve 60-90.ıncı günler arasında ise maksimumda seyrettiği izlenmektedir. Yine bu dönemde hızlı kuru madde birikimi olup,günlük kuru madde birikiminin ortalama olarak 50 kg/da olduğu görülmektedir(Şekil 1).Bu dönem aynı zamanda generatif faaliyetin başladığı ve sürdüğü dane olumşum ve dolum dönemidir. Benzer sonuç Karlen ve ark., (1988) tarafından belirtilmekte ve günlük kuru madde oluşumunun 45kg/da olduğu rapor edilmektedir. Bu çalışmada toplam 3180 kg/da toplam kuru maddeye karşılık 1630 kg dane verimi alındığı belirtilmektedir. Araştırmamızda taban gübre ortalamaları olarak dekarda 3104 kg /da kuru maddeye karşılık olarak 1252 kg dane elde edilmiştir (Şekil 2). Kuru madde oluşumunun 60-90.’ıncı günler arasında maksimumda seyretmesi, bu dönemin gübreleme açısından önemli olduğunu ve bu dönemin sağlıklı bir şekilde geçirilmesinin sağlanması için son gübrelemenin (üst gübreleme) 60. günden 1-2 hafta önce yapılması gerektiğine işaret etmektedir.

Verim: Farklı taban gübre uygulamalarının dane ve toplam kuru madde verimine etkileri Şekil 2 de gösterilmiştir. Şekil-2 den izlenebileceği gibi en yüksek toplam kuru madde ve dane verimi sağlayan uygulamanın 18-24-12+12SO4+Zn (P2O5/N=1.33) ve en düşük uygulamanın ise DAP (P2O5/N=2.56) olduğu görülmektedir. Bu durum toplam kuru madde ve dane veriminin, taban gübrelerinin P2O5/N oranından etkilenmiş olabileceğine yorumlanabilir. Bununla birlikte, toplam kuru madde ve verim açısından ortaya çıkan bu farklılıkların yalnızca uygulanan taban gübrelerin P2O5/N oranın farklılığından kaynaklanmadığı da düşünülmektedir. Bu bağlamda denemede kullanılan ikili kompoze gübrelerin (DAP ve 20-20-0) K içermemesi yine 18-24-12 gübresinin ilave Zn ve S içermesinin de bu sonucun ortaya çıkmasında etkili olabileceği düşünülmektedir. Bu sonuçlar mısır bitkisinin büyüme hızı ve toprak özellikleri dikkate alınarak, iki veya üç besinli kompoze gübrelerde P2O5/N oranın 1-1.5 civarında olmasının ve sulama durumu dikkate alınarak azotlu gübrenin iki ayrı kısım halinde üst gübre olarak verilmesi (2.üst gübre uygulamasında bitkilerin boyları dikkate alınarak uygun ekipmanların seçilmesi) yararlı olabileceğini göstermektedir.

Besin Maddesi Alınımı:Uygulamaların ortalaması olarak olarak mısır bitkisinin vegatatif ve generatif organları ile topraktan kaldırıdığı besin elementi miktarları Çizelge 3’te verilmiştir. Çizelge 3 incelendiğinde tüm bitki ile dekardan 26.6 kg N, 9.8 kg P2O5, 32.7 kg K2O, 7.5 kg Ca ve 5.4 kg Mg kaldırıldığı görülür.

Çizelge3. Mısır bitkisinde besin maddesi alınımı (Uygulamaların rtalaması)

Gelişme Dönemi

(gün)

Kaldırılan Besin Maddesi (kg/da)

Besin Maddesi Alınım Hızı 

(g/da/gün) 

P2O5

K2O

  Ca

Mg

N

P2O5

K2O

Ca

Mg

12

0.9

0.3

1.9

  0.3

0.1

80

22

158

24

5

27

5.6

1.6

 9.9

   1.7 

   0.4   

310 

  87  

530  

92  

23 

44

11.4  

  3.4   

19.2

  3.7

1.5

340

 108 

548 

217 

 60

63

16.3   

4.8 

21.8

5.7

2.8 

250 

72

138 

282

70

91

  24.2   

9.5

31.0

7.5

5.1

280

167

328

226

85 

109

26.6  

9.8

32.7  

7.5

5.4 

  130 

  19 

  98

226

16

Besin maddesi alınım seyri incelendiğinde; azotun çıkıştan sonra 12-44.üncü günler arasında en hızlı alındığı (300-340 g N/da/gün) bundan sonraki dönemde ise günlük N alınım miktarının düştüğü(44-91.inci günler arası 250-280g N/da/gün) izlenmektedir. Fosfor alımının ise en yüksek gelişme döneminin 27-44 ve 63-91.inci günler arasında olduğu izlenmektedir. Bu durum mısırın ilk gelişim döneminde olduğu kadar dane oluşum başlangıcı ve dana dolum döneminde de fosfora gereksinim duyulduğunu göstermektedir.

Mısır bitkisi  tarafından N ve P’a oranla biraz daha fazla tüketilen K’un çıkıştan sonra 12-44.üncü günler arasında 530-548g K2O/da/gün ve 63-91.inci günler arasında ise 328 g K2O/da/gün şeklinde alındığı izlenmektedir.

Mısır bitkisi ile topraktan kaldırılan kalsiyum ve magnezyum alınım hızları birbirine benzemektedir. Bu bağlamda çıkıştan sonra 44-91.inci günler arasında kalsiyumun 217-286 g /da/gün ve magnezyumun ise 60-85 g /da/gün şeklinde alındığı belirlenmiştir. Bu durum, vejetatif gelişmenin hızlı olduğu dönemlerde üç ana besin maddesi alınımının fazla olduğunu ortaya koymaktadır. Benzer bulgular Hanwax (1912) ile Karlen ve ark.(1988) tarafından da belirlenmiştir.

Çizelge 3’te verilen mısır bitkisinin topraktan kaldırdığı besin maddesi miktarları şekil 3’ten izlendiğinde toplam olarak en çok potasyumun ve daha sonra azot ve fosforun kaldırıldığı görülmektedir. Bu durum gübreleme programı yapılmasında dikkate alınması gerektiği görüşüne varılmıştır.

SONUÇ

Taban gübrelerin P2O5/N oranın ve K ve diğer besin elementlerini içermesinin mısırın verim değerlerini etkileyebileceği ve  ülkemizde mısır üretiminde kullanılan taban gübrelerinde P2O5/N oranın 1-1.5 arasında olmasının yararlı olabileceği belirlenmiştir. Ayrıca mısır tarımında üretimin silajlık ve dane mısır amaçlı olup olmasının da gübre seçimini etkileyebileceği; bu bağlamda silajlık mısır üretiminde bitkinin vegatatif aksamı ile topraktan K uzaklaştırması nedeniyle, yüksek gübre etkinliği açısından gübrelemede K içeren gübrelerin seçiminin bu anlamda yarar sağlayacağı düşünülmektedir.

Bu araştırma projesi TOROS TARIM A.Ş tarafından desteklenmiştir.

 KAYNAKLAR:

Arnon, I.,, 1975: Mineral Nutrition of Maize. IPI Bern-Switzerland, pp.452.

Oberle, S.L., Keeney D.R. 1990: Soil type, precipitation and fertilizer N effects on Corn yields. J.Prod.Agric.3:522-527.

Cerrato, M.E., Blackner, A.M., 1990: Comparison for describing Corn yield responce to nitrogen fertilizer. Agron. J. 82:138-143.

Binford,  G.D., Blackner , A.M., Cerrato, M.E., 1992. Nitrogen concentration of young corn plants as an indicator of nitrogen availability. Agron. J. 84:219-223.

Fageria, N.K., Baligar, C., Jones, C.A. 1997: Growth and Mineral Nitrition of Field Crops. 345-380. Marcel Dekker Inc. Newyork

Ülger,  A.C., 1998: Farklı Azot dozu ve sıra mesafelerin patlak mısırda tane verimi ve bazı tarımsal özelliklerine etkisi. Ç.Ü.Z.F. Dergisi. Cilt 13(1):165-174.

Karlen, D.L,  Flannery, R.L ., E.J.Sadler,1988: Aerial accumulation and partitioning of nutrients by corn. Agron.J. 80: 232-242.

Kacar, B., 1972.Toprak ve Bitkinin Kimyasal Analizi. II.Bitki Analizleri.A.Ü. Zir Fak Yayın No:453,Ankara.

Kacar, B., İnal, A., 2008.Bitki Analizleri.Nobel Yayınları,Ankara.

Hanway, J.J., 1962.. Corn growth and composition in relation to soil fertility.II. Uptake of N, P, and K and their distribution in different plant parts during the growing season. Agron. J.54: 217-222

Üst Gübreleme ve Üst Gübrelemede Kullanılan Gübreler

Üst gübreleme, tek yıllık bitkilerde tohumun toprakta çimlenip toprak yüzeyine çıktıktan sonra veya fide dikiminden sonra yapılan gübrelemeye denir. 

Bağ, zeytin ve meyve ağacı gibi çok yıllık bitkilerde ise sürgünlerde göz kabarmasından, çiçeklenmeden veya meyve tutumundan sonra yapılan gübrelemeye üst gübreleme adı verilir. Bazı bitkilerde üst gübreleme bir kez yapılırken, bazı bitkilerde 2-5 kez yapılması gerekebilir. Üst gübrelemeyi gerektiren etmenlerin başında yetiştirilen bitkinin gelişme dönemi içindeki büyüme hızı ve gelişme dönemi süresi gelmektedir. Bunun yanında, kullanılan gübrelerdeki besin elementlerinin toprak, iklim ve sulama şartlarına bağlı olarak yarayışlılık durumu ve topraktan çeşitli yollarla özellikle azot kaybının meydana gelmesi de üst gübrelemenin gerekliliğini etkileyen unsurlardır.

Üst gübre olarak genellikle azotlu gübreler kullanılır. Ancak toprak potasyumca fakirse ya da bitki tarafından topraktan çok fazla potasyum kaldırıyorsa, potasyumlu gübrelerden de zaman zaman üst gübre olarak yararlanılabilir.

Üst gübrelemede ülkemizde en çok azotlu gübreler tercih edilmektedir. Bu doğrultuda en çok kullanılanlar %26 N CAN (Amonyum Nitrat), %33 N AN (Amonyum Nitrat), Üre ve Amonyum Sülfat gübreleridir. Bu gübrelerden çeşitli yollarla azot kaybı meydana gelmektedir. Azot kaybı sadece topraktan azotun kaybolması değil, azotun toprakta kalarak bitkiler tarafından alınamaz konuma geçmesi şeklinde de anlaşılmalıdır.

Fiksasyon veya absorbe yoluyla azot kaybı

Toprağa amonyum (NH4) formunda uygulanan gübreler, toprak suyunda (+) elektrik yüklü amonyum katyonu (NH4+) haline gelir. Başta kil mineralleri olmak üzere toprak kolloidleri (–) elektrik yüküne sahiptir. (–) Elektrik yüküne sahip toprak kolloidleri yüzeysel olarak (+) elektrik yüklü amonyum (NH4+) iyonlarını tutar ve böylece topraktan amonyum yıkanması meydana gelmez. Ancak kolloidler tarafından adsorbe edilen iyonların bitkiler tarafından tekrar alınması için bitkilerin enerji sarf etmesi gerekir. Topraktaki özellikle 2:1 tipindeki kil mineralleri (montmorillonit, illit, vermikulit), kil miktarı yüzdesi, toprak sıcaklığı (+50C’den fazla) ve toprağın nem durumu gibi özellikler nedeniyle kil mineralleri tabakaları arasındaki boşluğa amonyum fikse olur ve bitkiler tarafından alınamaz konuma geçer. Toprak sıcaklığı +200C ve yukarı olan topraklarda, havalanması iyi olan (oksijeni bol) topraklarda ve özellikle illit kil mineralinin hâkim olduğu topraklarda amonyum fiksasyonu yüksek olur.

Amonyum iyonu ile potasyum iyonunun çapları birbirine yakın olduğu için, çoğu zaman potasyumlu gübre kullanıldığında daha önce fikse olmuş amonyum iyonları serbest kalabilmektedir. Bu olayın tersi de meydana gelebilmektedir.

Azotlu gübrelerde amonyumun yanında fosforun (H2PO4) bulunması, nitratın (NO3) ve sülfatın (SO4) bulunmasına oranla amonyum fiksasyonunu daha fazla arttırır. Diğer bir ifade ile MAP gübresinin amonyumu, Amonyum Nitrat ve Amonyum Sülfat gübrelerinin amonyumlarına oranla daha kolay fikse olur.

Nitrat (NO3) yıkanmasıyla azot kaybı

Azotu nitrat (NO3) formunda bulunduran gübreler toprağa karıştırıldıktan sonra toprak suyu içinde (–) elektrik yüklü nitrat anyonu (NO3-) haline gelir. Toprak kolloidleri (kil mineralleri) (–) elektrik yüküne sahip oldukları için nitrat anyonları toprakta tutulmaz; yağış miktarına ve sulamaya bağlı olarak toprağın derinliklerine doğru yıkanarak bitkinin kök bölgesinden uzaklaşır. Bu şekilde azotlu gübrelerden nitrat azotu kaybı meydana gelir. Bu durum özellikle milli topraklarda daha çok görülür.

Toprak mikroorganizmaları tarafından azotun kullanılması

Toprakta bulunan mikroorganizmaların hayatsal faaliyetlerini devam ettirebilmeleri için azota ihtiyaçları vardır. Gerek toprağa eklenmiş organik materyallerin (örn. hayvan gübreleri) ve gerekse hasat artıklarının (örn. anız) toprakta bakteriler tarafından ayrıştırılıp humus haline dönüşebilmesi için bakterilerin mineral azota ihtiyacı vardır. Toprak mikroorganizmaları, topraktaki özellikle amonyum (NH4) formundaki azotu tercih ederek bünyelerine alır ve işlevlerini yerine getirirler. Bu nedenle toprakta mevcut olan amonyum veya gübre halinde verilen azotlu gübrelerin bir miktar amonyumu bitkiler tarafından alınamadan toprak mikroorganizmalarının bünyesine geçer. Bu durum topraktan bir azot kaybı olmayıp, belirli bir süre azotun mineral formdan organik azot formuna dönüşmesidir. Bu nedenle hayvan gübrelerinin iyi olgunlaşmış olması ve anızın toprağa karıştırılması sırasında toprağa bir miktar (3-5 kg/dekar) Amonyum Nitrat verilmesi anızların kolay parçalanmasını sağlar. Anız artıklarının karbon/azot oranı (C/N) geniş olduğu için anız devrilmesinde toprağa azotlu gübre vermek yararlı olur.

Nitrifikasyon yoluyla azot dönüşümü

Toprağa amonyum (NH4) formunda uygulanan azotlu gübrelerin amonyumu, topraktaki nitrifikasyon bakterileri tarafından nitrata (NO3) çevrilir. Bu olay topraktaki bakterilerin enzimatik reaksiyonları sonucunda oluşur.

Örnek olarak Amonyum Sülfat gübresi (NH4)2SO4 uygulaması yapılmış olsun:

Yukarıda kimyasal formülde açıklandığı gibi, toprağa Amonyum Sülfat uygulanması sonucunda amonyum azotu nitrat azotuna çevrilir ve serbest olarak hidrojen iyonu (H) meydana gelerek toprakta az da olsa pH azalmasına yol açar. pH azalması sülfattan (SO4) değil, amonyumun nitrata çevrilmesi ile açığa çıkan hidrojenden ileri gelir. Nitrifikasyon olayı kireçli ve yüksek pH’lı topraklarda olur. Su ile kaplı, soğuk (+50C’den az) ve düşük pH’lı topraklarda nitrifikasyon çok az olur.

Denitrifikasyon yoluyla nitratlı gübrelerden azot kaybı

Nem, sıcaklık ve pH gibi toprak şartlarına bağlı olarak ve özellikle pH değeri 7’nin üzerinde olan topraklarda, topraktaki nitrifikasyon bakterilerinin enzimatik reaksiyonları sonucunda nitratlı (NO3) gübrelerden azot kaybı meydana gelir. Bu durum aşağıdaki şekilde nitratın bünyesindeki azotun, azot gazları halinde havaya uçmasıyla ortaya çıkar.

Amonyum ve üreden azot kaybı

Üre gübresi toprak yüzeyine uygulanınca çok az rutubet ile katı yapıdan sıvı hale geçer. Hava sıcaklığının yüksek ve toprak şartlarının kireçli ve pH değerinin yüksek olması durumunda üre gübresi hidrolize olur ve amonyum karbonat (NH4)2CO3 veya amonyum bikarbonat meydana gelir. Bu iki bileşik stabil olmayıp, kısa sürede bileşenleri olan amonyak (NH3) ve karbondiokside (CO2) dönüşür.

Üre gübresindeki azot, amonyak (NH3) halinde havaya geçer. Bu yolla kayıp çok fazladır. Bunun için üre uygulaması yağışlardan önce veya toprağa karıştırılarak yapılmalıdır. Bu kayıp amonyum sülfata oranla daha azdır. Düşük pH’lı asit topraklarda ve en az 5 cm toprağın içine karıştırılarak uygulanan üre gübresinden amonyak uçması ile azot kaybı sıfıra yakındır.

Üst gübrelemede azotlu gübre uygulamasında dikkat edilecek noktalar:

Buğday ve arpa gibi sık ekim yapılan bitkiler için toprak yüzeyine serpilerek kullanılan ve toprağa karıştırılamayan gübrelerde, yukarıda açıklandığı gibi amonyağın havaya uçmasıyla azot kaybı meydana gelmektedir. Bu nedenle üst gübre uygulaması yağmur öncesine denk getirilmelidir. Bu kayıp üre gübresinde çok fazla olduğu için bu gibi durumlarda %26 N CAN gübresi tercih edilmelidir. Yağış durumu yeterli ve dengeli olan yörelerde ise üst gübre iki ayrı dönemde (kardeşlenme ve sapa kalkma dönemlerinde) verilmelidir. Üre gübresinin tamamının yarayışlı olması ve bitkiler tarafından alınabilir hale geçmesi için zamana ihtiyaç vardır. Bu dönemde bitkiler hızlı büyüdüğü için üre yerine %33 N Amonyum Nitrat veya %26 N CAN gübresi kullanılmalıdır.

Üst gübre kullanma imkânı olmayanlar, bu eksikliği yapraktan gübreleme ile karşılamaya çalışmaktadırlar. Yapraktan gübreleme ile hiçbir zaman bitkinin ihtiyacı olan besinleri tam olarak karşılamak mümkün değildir. Yapraktan gübreleme yapmak, topraktan yapılan uygulamaya ilave olarak yapıldığında verim ve kalite üzerine etkilidir.

Sulanan ve çapalanan bitkilerde üst gübreleme birkaç kez yapılmalıdır. Çapalama ve sulama öncesinde sıra aralarında toprağa karıştırılmak suretiyle %26 N CAN, %33 N Amonyum Nitrat, Üre ve toprakta potasyum yetersiz ise çapalamada veya en geç birinci su öncesinde Potasyum Nitrat ve Potasyum Sülfat gübreleri uygulanabilir.

Meyve ağaçlarında gübreler ağaçların taç izdüşümüne, bağda ise omcanın 50-60 cm sağına ve soluna gelecek şekilde toprağa karıştırılarak verilmelidir. Meyve ağaçlarında üst gübreler meyve tutumunda ve meyve irileşme döneminde olmak üzere iki kez uygulanmalıdır. Üst gübrelemede unutulmaması gereken en önemli husus, bitkilerin hızlı büyüme ve ürüne yatma döneminde daha kolay aldıkları azot formu nitratı tercih etmeleridir. Bu nedenle üst gübrelemede nitratlı gübre kullanılmalıdır.

Çok geçirgen kumsal ve kumlu-milli bir yapıya sahip topraklarda özellikle nitratlı gübrelerde aşırı sulama ile azot yıkanması meydana gelir. Bu gibi topraklarda %33 N Amonyum Nitrat ve Üre gübresi yerine %26 N CAN gübresi tercih edilmelidir. Aynı zamanda tek üst gübreleme yerine gübre miktarı 2-3 kısma bölünerek uygulanmalıdır.

Üst gübreleme yağmurlama sulama sistemi ile birlikte yapılabilmektedir. Bu durumda sulamanın başlangıcında gübreli sulama yapılıp sonra sadece su verilmelidir. Bu şekilde suda erimiş gübrelerin sulama ile toprak içine geçmesi sağlanmış olur.

Taban ve üst gübrelemede kullanılacak gübre miktar ve cinsleri toprak analizleri ile belirlenmelidir. Bu yapılmıyorsa bir uzmana danışılmalıdır.

Bitki Besin Elementleri (Gübreler) Arasında Zıt ve Olumlu İlişkiler Var mıdır?

Toprakta mevcut olan veya toprağa kimyasal gübrelerle verdiğimiz besin elementleri arasında zıt ve olumlu ilişkiler mevcuttur. Bu ilişkiler bu besin elementlerinin bitki kökleri tarafından alınmasına ve bitki bünyesinde iletim demetleri ile taşınıp, fonksiyonları üzerine etkilidir. 

Bitki besin elementleri arasındaki ilişkiler üzerine çevre faktörlerinin ve toprak özelliklerinin etkisi vardır. Bu etkiler aşağıdaki gibidir:

Toprak Faktörleri:

-       Toprağın pH durumu

-       Toprak tuzluluğu

-       Topraktaki besin elementi miktarları

-       Topraktaki rutubet (nem)

-       Toprak havalanması (toprak oksijeni)

-       Işık ve güneşlenme

-       Ortam sıcaklığı

Bitki Faktörleri:

-       Bitki kökü özelliği

-       Bitkinin solunum ve terleme ile su kaybı

-       Bitkinin genotip (kalıtsal) özelliği

Bitkinin bünyesinde çok sayıda mineral element bulunmasına rağmen bugün için bitki beslenmesinde görev yapan besin elementlerinden 25 kadarının işlevleri bilinmektedir. Bu besin elementlerinden en çok Azot (N), Fosfor (P) ve Potasyum (K) içerenler ile son yıllarda kalsiyum (Ca), magnezyum (Mg) ve kükürt (S) içeren gübrelerde kullanılmaya başlanmıştır. Bunların yanında mikro besin elementi olarak tanımladığımız, demir (Fe), Mangan (Mn), çinko (Zn), bakır (Cu), bor (B), molibden (Mo) ve kobalt (Co) gibi elementlerde özellikle yaprak gübreleri ve damla sulama gübreleri ile bitkilere verilebilmektedir.

Bitki besin elementleri toprağa uygulandıktan sonra toprak suyunda çözünerek (eriyerek) (+) ve (-) elektriksel yüke sahip olurlar. (+) elektrik yüküne sahip olanlara katyon, (-) elektrik yüküne sahip olanlara ise anyon adı verilmektedir. Hangi kimyasal gübre olursa olsun toprağa verildikten sonra hem (+) ve hem de (-) elektrik yükü meydana gelir. Bu elektriksel yükler etkilerini bitkilerin kök yüzeyinde ve bitki içinde gösterirler. İki veya birkaç element arasında ilişkiler katyonlar arasında, anyonlar arasında ve katyonlarla anyonlar arasında olabilir. Bu ilişkiler olumlu yönde olabildiği gibi olumsuz yönde de olabilmektedir. Bazı durumlarda ise hiçbir etki meydana gelmeyebilir.